Tuesday, February 27, 2007

And the Oscar Goes to....

79. Oscar Odul Toreni gerceklesti ve oscarlar - her sene oldugu gibi - sahiplerini buldu. Yalniz Akademi'nin secimleri konusunda birtakim suphelerim var. Buna sebep ise yaklasik 30 yil once, bir performansi gozardi etmeleri hatta belki de bu performans karsisinda kayitsiz kalmalari. Akademi umarim hatasindan er ya da gec doner ve ilgili kisilere "yasam boyu basari" odulu verir. Karari siz verin:


Sarkinin kimin oldugunu bileni surpriz oduller bekliyor.

Sunday, February 25, 2007

Dis Temaslar

Pasaport, vize vs ugrastiktan sonra nihayet Ingiltere ve Almanya vizelerini aldim ve bir aksilik olazsa 28 Subat 2007 Carsamba gunu Londra'ya gitmek uzere yola cikacagim.

Londra'ya giderkenki amacim turistik ziyaretler yapmak ve birtakim yatirim olanaklarini gozden gecirmek. Londra'da 1 hafta kaldiktan sonra, Berlin'e gecip gecen sene ocak ayinda yaptigim yatirimlarimin durumuna bakacagim. Mehmet ile yaptigimiz Berlin gezisi esnasinda tanistigimiz, hatta sonradan evinde kaldigimiz, zeki, kulturlu, girisimci bir arkadastan satin aldigim 2 kulem ve orada actigim bir donercim var, bakalim isler ne durumda..

Tarihi kule

Daha yuksek bir kule

Donerci

Friday, February 23, 2007

Sinistra Yok Dextra Var

Efendim biliyorsunuz her dert bitti yemegi hangi elimizle yiyecegimiz derdi kaldi. Istanbul Muftulugu Hutbe Komisyonu (?) yeni bir hutbe derlemis, konusu da sofra adabiymis. Hutbede "Batı kökenli sol elle yemek yeme adetine karşı dini mücadeleye girişecek"mis.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/6004257.asp?m=1&gid=112&srid=3431&oid=2

Bu hutbeye yuzde yuz uyacagindan hic suphe duymadigim Mehmet Epikman kardesim su an endiseleniyor olabilir ama korkmasina hic sebep yok cunku solaklar icin gecerli degilmis bu hutbe. Yemek kulturu bu kadar gelismis bir insan olan Mehmet Epikman sanirim rahat bir nefes almistir.

Bu arada solak olanlar yirtti ama sag ellerini kullanan buyuk cogunluk bundan boyle yemek adetini degistirmek zorunda.

Isin ilginci, sol elle yemek yemek bir bati adetiymis ve muftuluk buna karsi dini bir mucadele baslatacakmis. Kardesim batida da, Islamiyet'te oldugu gibi sag "iyi", sol "kotu" olarak gorulmuyor mu? Latincede sag - dextra demek, ingilizcesi dexterity yani kabiliyet, yetenek, ustalık, el becerisi gibi anlamlara gelmekteyken sol - sinistra demek, ingilizcesi sinister yani ugursuz, kotu, fesat gibi anlamlara geliyor. Ingilizcedeki right kelimenin asil anlami olan dogru anlaminda kullaniliyor; dogru taraf anlaminda. Left ise eski Ingilizcede gucsuz anlamina gelen lyft kelimesinden ortaya cikmis.

Bati da cikarmadiysa bu adeti kim cikardi acaba?

Not: Istanbul Muftulugu Hutbe Komisyonu'nda ise baslasam sahane olur

Thursday, February 22, 2007

Sporda Kadin Erkek Esitligi

Dunyanin en onemli ve en prestijli tenis turnuvasi ve grand slami olan Wimbledon da sonunda bayan ve erkek para odullerini esitlemis. Obur uc grand slamde yani Avustralya Acik, Amerika Acik ve Roland Garros'ta (Fransa Acik) bayan-erkek sampiyonluk odulleri esitti ama Amerika Acik ve Avustralya Acik'ta meger ilk turdan sampiyonluga kadar butun para odulleri esitmis. Wimbledon da onlar gibi butun turlardaki para odullerini esitlemis.

http://news.bbc.co.uk/sport2/hi/tennis/6385295.stm

Wimbledon ilk kez 1887'de organize edilmis, yani en eski grand slam oluyor boylece. Zaten turnuva olarak da son derece gelenekci ve muhafazakar bir turnuva. Ornegin tenisciler beyaz alt ve ust giyiyorlar, merkez korttaki maclarda Kraliyet Ailesi mensuplarina (genelde turnuvayı organize eden klubun baskani Kent Duku'ne) selam veriyorlar (artik sadece Kralice ve Prens Charles varsa selam veriliyor) vs.

Boyle bir organizasyonun bile bayan-erkek para odullerini esitlemesi, bayan sporuna gereken degerin verildigini dusundurtuyor olsa bile, bence bu degisikligin gercek sebebi teniste bayan ve erkek izlenme oranlari veya turnuva gelirlerinin birbirlerine yakin olmasi. Belki de yaniliyorumdur, izlenme oranlari turu bir bilgiye ulasamadim ama eger gercekten deger verilen sey harcanan efor ve cekisme olsaydi, diger sporlarda birakin ucretleri esitlemeyi en azindan biraz daha az fark olurdu.

Wednesday, February 21, 2007

We are the Champions

Uzun bir aradan sonra Sampiyonlar Ligi'ne dun ve bugun oynanan ikinci tur ilk maclariyla devam edildi, sonuclar soyle:

Celtic 0 - 0 AC Milan
Lille 0 - 1 Manchester Utd.
PSV Eindhoven 1 - 0 Arsenal
Real Madrid 3 - 2 Bayern Munchen
AS Roma 0 - 0 Lyon
Barcelona 1 - 2 Liverpool
FC Porto 1 - 1 Chelsea
Inter Milan 2 - 2 Valencia

Bu sonuclari yazdiktan sonra sira geldi bu seneki Sampiyonlar Ligi finali hangi takimlar arasinda olur tahminime (yaziyi yazarken asil amacim buydu). Ben diyorum ki, hatta aha buraya da yaziyorum, bu sene final Chelsea ve Lyon arasinda olacak (tabi kuralara gore belki bu 2 takim finale cikmadan birbirleriyle oynamak zorunda kalacak).

Hatta aramizda ufak bir eglence olmasi acisindan, ilgilenenler tahminlerini iletsinler, ortaya bir miktar para koyariz ve kazanan olursa kazananlar biriken parayi paylasir.

Edit: Kuralarin belirsizligi nedeniyle final maci tahmini degil de sampiyon tahmini de yapabiliriz. Ben Lyon diyorum.

Isyankar Alemlerin Tovbekar Cocuklari

Pasaport, vize vs. isleriyle ugrastigimdan dolayi gecen hafta icinde Ankara Emniyet Mudurlugu'ne gidip geldim birkac kez. Emniyet Mudurlugu, Balgat - Ulus dolmus hatinin ustunde oldugu icin, bizim evin yakinlarindan gecen bu dolmuslara binmek suretiyle gidip geldim. Gidislerimden bir tanesinde bir de ne goreyim efendim.. Lise yillarimda Balgat - Kızılay hattinda rastladigim, fakat sonra basini unutup yillarca dusundugum ama hicbir zaman tekrar denk gelmedigim bir dolmus yazisi:

Bugunu dusunurum, dun gecti, yarın var mı?
Genclige de guvenme, olen hep ihtiyar mı?

Bu dolmusta yazi sofor koltugunun yanindaki koltukta yani "manita koltugu" tabir ettigimiz yerin ustunde yazmaktaydi. Bunun gibi yuzlerce dolmus yazisi var. Bu yazinin ozelligi, hatirlamaya calistigim bir yazi olmasi ve yaptigim dolmus yolculugu boyunca bazi konulari dusunmeme sebep olmasi.

Aslinda yazinin dedikleri gayet dogru: dun gecti, yarin olmayabilir, olenler hep ihtiyar da degil ama bunu neden isyerine yazarsin, neden musterilerinin gozune sokarsin? Ya da surekli neden boyle seyleri dusunursun, neden ruh halin boyle olmak zorunda. Bizim ulkemizde, belli bir kesimin isyan sekli "arabesk"tir (muzik, yasam tarzi, felsefe). Baska toplumlarda, ortalamanin altinda yasam standartlarinda yasayan insanlarin basvurdugu yollar baska olabilir ama bizdeki isyan sekli genel haliyle arabesktir. Bu arada ufak bir not; bizim memleketimizde herkes ucundan kiyisindan arabesk davraniyor. Dusuk gelir kesimi bu felsefeyi en yuksek oranda yasiyor olabilir ama herkeste az da olsa boyle bir ruh hali potansiyeli var.

Arabesk derken demek istedigim; surekli bir yakinma hali, dunyadaki en kotu durumdaki insan olduguna kendini inandirmak, sikinti duydugu konu her ne ise yapilabilecek hicbir sey olmadigina inanmak, basina gelenler yuzunden surekli baskalarini hatta kaderi suclamak, herhangi bir cikis yolu aramak yerine lanet ettigi kotu durumdan memnunmuscasina hicbir sey yapmamak ve yalnizca yakinmak, birtakim seyleri idolize etmek ve bunlara belki de gercekci olmayan anlamlar yuklemek, elden bir sey gelmeyecegini bildigi halde bunu kabullenmemek, uyum saglamak yerine uyumsuzlugun daha cekici gelmesi vs. Butun bu saydiklarimda en onemli noktalardan bir tanesi, kader mahkumu olmanin, insanlarin acimasini kazanmanin nedense cekici gelmesi. Eski Turk filmleri bile bunlar ustune kuruludur, baska bir konu dusunulemez bile.

Mesela askerde erler yururken soylettikleri mars turu bir sey var;

Su Iskenderun'da 3 kiz yan yana
Iclerinden biri sssst dedi bana (boyle bir sey olamaz)
Sssst deme bana, darginim sana (sanki senin asker olmana sebep bu kiz)
Daha 15 ay var kavusmamiza (uzun donem askerlik suresi)

Ulan hadi hayal kuruyorsun, carsida 3 kiz yan yana yururken kizlardan birisi sana ssst diyor, peki kurdugun hayalin gerisi neden boyle be adam! Hayal kurarken bile kendini acindirma, icinde bulundugun sebepten dolayi baskasini suclama, yukarda saydigim ne varsa hepsi var. Bari hayalinde kavus kizla.

Thursday, February 15, 2007

The Simpsons

Efendim meraklilari icin Simpsons'daki karakterlerle yapilmis bir roportaj buldum youtube'dan.

Hank Azaria, Harry Shearer, Nancy Cartwright, Julie Cavner, Dan Castellaneta bildiginiz butun karakterlerin seslendirmesini yapiyorlar roportajda. Tahmin edebileceginiz gibi bir kisi birden fazla karakteri seslendiriyor. Homer, Marge, Lisa, Bart, Apu, Homer'in babasi, Montgomery Burns, Moe, Krusty yani herkes var.

Roportaji uce bolmusler. Sirasiyla:

1. bolum:


2.bolum:


3.bolum:

Wednesday, February 14, 2007

Sevgililer Gunu

Sevgilisi olan olmayan herkesin sevgililer gununu kutlarim. St. Valentine'a da boyle bir gunu bizlere armagan ettigi icin tesekkurler.

Cok neseli bir ask sarkisi gelsin o zaman butun sevgililere.



Sevgilisi olmayanlara da Orhan Baba'dan gelsin..

Tuesday, February 13, 2007

Bir Kulunu Cok Sevdim!

Ibo'nun siyasete atilacagi haberlerinin ustune cok dusundum.. Uzaklara daldim ve uzun uzun dusundum.. Ibo'nun muhtesem kariyerini, piriltili yasamini dusundum.. Sonra, adamin butun bu rahat hayati birakip gercekten ulkesine hizmet edecek olmasini dusunmeye basladim ve bogazima bir dugum takildi.

Peki artik bizlere malolmus olan o eserlere ne olacakti? Daha kotusu, yoksa yenilerinden mahrum mu kalacaktik? Peki ya sanatsal kayginin, alegorik anlatimlarin ve saykedelik bir havanin hakim oldugu essiz klipler son mu bulacakti?? Butun bu dusunceler karsisinda bogulur gibi oldum ve isin icinden cikamadim. Ben de youtube'dan actim "Bir Kulunu Cok Sevdim"i ve doya doya izlemeye basladim.

Klipteki guzellikler ve muhtemelen literature giren teknikler saymakla bitmez ama sizlere bir hizmet olarak en bastaki ve en sondaki konusmalari yazmayi bir gorev bilirim:

Ibo pis pis Emel Yildirim'i takip etmektedir. Emel Yildirim Ibo'nun takip ettiginin farkindadir ve canina tak etmistir.

Emel Yildirim - Yine mi sen?
İbo - Evet.. çünkü (kadin sana neden mi sordu İbo? Ne cunkusu?)
Emel Yildirim - Cunkusu munkusu yok!! Cunku ben (bak bu da cunku dedi)
İbo - Eee sen?
Emel Yildirim - Eee si su.. Ben ve sen, yani ikimiz olmaz. Anladın mı O-L-M-A-Z.
İbo - Ama neden :(
Emel Yildirim - Surekli bir insanın beni takip etmesini istemiyorum.. Ikimize de gunah.. (Bahaneye bak... Birakma bunun pesini Ibo.. o da istiyor)
İbo - Sewmenin gunah oldugunu bilseydim yemin ederim seni sewmezdim. (Heyt be!)

Klip baslamistir, nedense el sikisirlar. Birbirlerine bu ask oyununda basarilar dilerler herhalde. Ibo kizi hala her yerde takip etmektedir, ve "vokalist ask melegi" arkadaslarinin dualariyla kizla kavusmanin hayalini kurar. Kiz Ibo'nun yogun takibi sonucunda herifi artik ruyasinda gormeye baslamistir. Bir ruyasinda Ibo kizin odasinin balkonunun demirlerinde ampul gibi siritmakta ve kiza bakmaktadir. Uykusundan uyanan kizimiz -ruya bu ya- nese icinde Ibo'ya kavusmak icin yataktan kalkar ve ellerini uzatarak Ibo'ya yaklasir. Sonra Ibo demirlerden asagi dusmesin mi?? Kan ter icinde uyanan kizimiz bu ruyadan sonra Ibo'yu sevdigini farkeder ve artik Ibo'nun kendisini takip etmesine ses cikarmaz. Kiz en sonunda penceresinin onunde seranat yapan Ibo'nun yanina gider ve trabzanlarda birer birer beliren "vokalist ask meleklerinin" sahitliginde ve yureklendirmesiyle Ibo'ya kavusur.

Vokalist Ask Melekleri - Hadi hadi
Emel Yildirim - Napayim? (vokalist ask meleklerinin ne oldugunu anlamadigim bir hareketi var burada) Ibrahiiim
Vokalist Ask Melekleri - Lutfeeen!
Vokalist Ask Melekleri - Oleeeey (sevgililer kavusmustur)

Sevgili Ibo, bizleri boyle saheserlerden mahrum birakmaya hakkin yok. O yuzden siyasete atilma kararini bir kez daha gozden gecirmeni umuyorum, saygilar sunuyorum.

Klibi bastan sona incelememe ragmen yine de izlemek isteyenler icin:



Not: Sonraki klip Ilhan Irem - Sazliklardan Havalanan imis..

11 Subat 2007 Galatasaray - Vestel Manisaspor Maci

Mac saatinde (19:00) Istanbul'dan Ankara'ya geliyordum. Otobus Caglayan'dan 17:30'da kalkti ve ben hareket eder etmez uyuyakalmisim. 19:00 olmadan uyandim ve hemen kulakligi takip maci dinlemeye basladim. Umit Karan 26. dakikada ilk golu atinca (toplam 4 gol atti bu macta) o rahatlikla tekrar uyuyakalmisim. Bu sefer uyandigimda ne mac vardi ne de cok merak ettigim Bolu Dagi Tuneli.. Maci 4-0 cimbom kazanmis, Tunel de bayagi uzunmus.

Umit Karan'in profesyonelligini tebrik ediyorum hatta hayranlik duyuyorum. Nedense hic profesyonel bir futbolcu imaji cizmiyor benim gozumde (Almanci olmasi, Volkan Arslan'la geziyor olmasi) ama besbelli gercekte durum farkli. Biz bu adami geldigi ilk 2 sezonda; yani Lucescu'nun 2. sezonu ve Fatih Terim'in 2. gelisinin ilk sezonunda adam gibi oynattik. Hatta Umit Karan ilk sezonunda Sampiyonlar Ligi'nde olmayacak isler yapti ve 7 gol atti. Sonra nedense Fatih Terim vazgecti Umit'ten, yerine gelen Hagi de Umit'i hic dusunmedi ve Ankaraspor'a kiralik yolladi. Hagi'den sonra gelen Erik Gerets, kadro sikintisi da oldugu icin Umit Karan'i sik sik oynatir oldu. Hatta Umit Karan'in formu nedeniyle Hakan Sukur'u kesti ama bu sefer de sanssizliga bakin Umit sakatlandi ve 6 ay "yesil sahalardan uzak kaldı". Icinde bulundugumuz sezon ise Umit oynadigi 14 lig macinda 12 gol atmis. Gorundugu gibi adam bu kadar zaman boyunca kendisini bir kenara atan, hatta kiralik yollayan klubüne hicbir sekilde kusmemis. Kendisini kanitladi (taraftar zaten severdi) ve takim icin degisilmez bir oyuncu oldu. Gecen sene 3 gol attigi bir mactan sonraki rezillige aldirmadan bu sefer 4 gol atti. Tebrikler ve tesekkurler..

Thursday, February 8, 2007

Karaoke!

Evet hizmette sinir yok! Ne zaman konusu acilsa herkesin gitmek icin yanip tutustugunu ve cok sevdigini gozlemledigim karaoke'yi, ben sizin ayaklariniza getiriyorum.

Sarkimiz David Bowie - The Man Who Sold the World yani "Dunyayi Satan Adam".. David Bowie versiyonu oldugu icin "feys" (face) yerine "fays" demeniz gerekiyor. Haydi iyi eglenceler.

Blogumla dalga gecenlere tokat gibi bir cevap!

Wednesday, February 7, 2007

4 Hanim, 1 Bebek ve Ben

Ilkokul gezisi gibi de olsa Istanbul gezim devam etmekte. Bana yapilan bu maksatli saldirilardan yilmayacagimi soylemek isterim ve butun bunlarin kasitli hareketler oldugunun altini ciziyorum.

Neyse efendim, bugun basima ilginc bir olay geldi. Aslinda basima geleceklerden gayet haberdardim ama elden bir sey gelmiyor.. insan bir kere soz vermeyegorsun.

Basliktan da anlasilacagi uzere bugun 4 hanim ve 1 bebegin oldugu bir ortama misafir olarak gitmek durumunda kaldim. Hem de gunduz vakti, tv de henuz "Esra Ceyhan'la A'dan Z'ye" ve ona benzer programlar devam ederken. Hayatimda daha zor durumda kaldigim an sayisi cok azdir herhalde, cunku orda bulundugum sure boyunca ne demem ve ne yapmam gerektigini hic bilemedim. Bebegin disi, bebegin kakasi, bebegin gazi gibi konulari takip ederek bilgimi arttirdim hatta yepyeni seyler ogrendim. Cay ictim, borek ve kek yedim.

Sanki durumum cok normalmis ve ben anormalmisim gibi surekli "Seckin ne kadar sessizsin", "Seckin askerlik sana yaramamis", "Seckin canin mi sıkıldı?" turu laflara maruz kaldim..

Neyse ki aksam yemek programi yapmis Aylin ben de o sayede kacabildim bu sirin ve sevgi dolu ortamdan. Bir zorlu gorevin daha altindan basariyla kalktim, tam bir centilmenim. Bebek'te "La Favorita" diye bir Italyan restoranina gittik, yemekler cok guzeldi. Aslinda oradaki tipler icin de bir seyler yazmali..

Monday, February 5, 2007

Istanbul

Istanbul'da hava cok kapali ve kar yagisli. Ali'nin evinde oturuyorum. OnurKa dun aksam dondu Ankara'ya.

Friday, February 2, 2007

Paparazzi

Onur Bey ile (CEO) Istanbul'a gidelim dedik ama basin rahat birakmiyor efendim. Onur Bey'in gidisini hemen duyurmuslar, artik Istanbul'da hazirliklar yaparlar, yakın ilgi ve alaka gosterirler.

http://www.ntvmsnbc.com/news/398818.asp

Neyse ki haberin iceriginde acik olarak isim vermemisler.

Thursday, February 1, 2007

Your Woman

Illa klasik olsun diyorsaniz buyrun:

Sucks to be You

Disaridan geldim simdi.. Nedense bu sarki vardi aklimda; siz de dinleyin istedim. Ayiptir soylemesi alkol de var..

Bu arada sarkinin sozlerini biliyorum az bucuk, hicbir sekilde benimle alakasi yok.

u u u uuuuuuu!!