Pasaport, vize vs. isleriyle ugrastigimdan dolayi gecen hafta icinde Ankara Emniyet Mudurlugu'ne gidip geldim birkac kez. Emniyet Mudurlugu, Balgat - Ulus dolmus hatinin ustunde oldugu icin, bizim evin yakinlarindan gecen bu dolmuslara binmek suretiyle gidip geldim. Gidislerimden bir tanesinde bir de ne goreyim efendim.. Lise yillarimda Balgat - Kızılay hattinda rastladigim, fakat sonra basini unutup yillarca dusundugum ama hicbir zaman tekrar denk gelmedigim bir dolmus yazisi:
Bugunu dusunurum, dun gecti, yarın var mı?
Genclige de guvenme, olen hep ihtiyar mı?
Bu dolmusta yazi sofor koltugunun yanindaki koltukta yani "manita koltugu" tabir ettigimiz yerin ustunde yazmaktaydi. Bunun gibi yuzlerce dolmus yazisi var. Bu yazinin ozelligi, hatirlamaya calistigim bir yazi olmasi ve yaptigim dolmus yolculugu boyunca bazi konulari dusunmeme sebep olmasi.
Aslinda yazinin dedikleri gayet dogru: dun gecti, yarin olmayabilir, olenler hep ihtiyar da degil ama bunu neden isyerine yazarsin, neden musterilerinin gozune sokarsin? Ya da surekli neden boyle seyleri dusunursun, neden ruh halin boyle olmak zorunda. Bizim ulkemizde, belli bir kesimin isyan sekli "arabesk"tir (muzik, yasam tarzi, felsefe). Baska toplumlarda, ortalamanin altinda yasam standartlarinda yasayan insanlarin basvurdugu yollar baska olabilir ama bizdeki isyan sekli genel haliyle arabesktir. Bu arada ufak bir not; bizim memleketimizde herkes ucundan kiyisindan arabesk davraniyor. Dusuk gelir kesimi bu felsefeyi en yuksek oranda yasiyor olabilir ama herkeste az da olsa boyle bir ruh hali potansiyeli var.
Arabesk derken demek istedigim; surekli bir yakinma hali, dunyadaki en kotu durumdaki insan olduguna kendini inandirmak, sikinti duydugu konu her ne ise yapilabilecek hicbir sey olmadigina inanmak, basina gelenler yuzunden surekli baskalarini hatta kaderi suclamak, herhangi bir cikis yolu aramak yerine lanet ettigi kotu durumdan memnunmuscasina hicbir sey yapmamak ve yalnizca yakinmak, birtakim seyleri idolize etmek ve bunlara belki de gercekci olmayan anlamlar yuklemek, elden bir sey gelmeyecegini bildigi halde bunu kabullenmemek, uyum saglamak yerine uyumsuzlugun daha cekici gelmesi vs. Butun bu saydiklarimda en onemli noktalardan bir tanesi, kader mahkumu olmanin, insanlarin acimasini kazanmanin nedense cekici gelmesi. Eski Turk filmleri bile bunlar ustune kuruludur, baska bir konu dusunulemez bile.
Mesela askerde erler yururken soylettikleri mars turu bir sey var;
Su Iskenderun'da 3 kiz yan yana
Iclerinden biri sssst dedi bana (boyle bir sey olamaz)
Sssst deme bana, darginim sana (sanki senin asker olmana sebep bu kiz)
Daha 15 ay var kavusmamiza (uzun donem askerlik suresi)
Ulan hadi hayal kuruyorsun, carsida 3 kiz yan yana yururken kizlardan birisi sana ssst diyor, peki kurdugun hayalin gerisi neden boyle be adam! Hayal kurarken bile kendini acindirma, icinde bulundugun sebepten dolayi baskasini suclama, yukarda saydigim ne varsa hepsi var. Bari hayalinde kavus kizla.