Thursday, July 26, 2007

Afrika Sicagi

Havanin sapittigi bugunlerde aklima eskilerden bir reklam cingili geldi. Video kiraladigimiz yillarda, videolardaki reklamlarda olurdu bu. Sicaktan bunalan insanlar Raks Vantilatorle serinlerdi:

Hava sıcak yaz yakıyor
Raksla mevsim bahar oluyor
Sıcak gidiyor soguk geliyor
Raks mevsimlere hükmediyor

Ikinci dize "raksla sanki bahar geliyor" da olabilir.. Son dize de "raks mevsimlere hiz veriyor" muydu yoksa.. "mevsimlere hiz vermek" salakca oluyor aslinda.

Yanlis Anlasilmis Sarki Sozleri

Bu sarkiyi hic gulerek dinleyecegimi dusunmezdim.



Eddie Abime ve butun Pearl Jam uyelerine burdan selamlar saygilar.. Cocuklar sizi sevdiklerinden yapmis Eddie Abi, kizma.

Friday, July 20, 2007

Gercek 80'ler

Gercek 80'lerde bu sefer, 80'lerin en unlu balladlarindan, Lionel Richie'nin Hello adli sarkisiyla karsinizdayim.

Sarkimizin sozleri gibi klibi de cok acikli. Lionel Abi bir sanat okulunda ogretmendir. Sanat okulu saniyorum cok amacli bir sanat okulu; cunku ogrenciler drama, heykel, bale gibi derslerin hepsini birden aliyorlar. Anlayabildigim kadariyla Lionel Abi de drama hocasi ve âmâ bir ogrencisine tutulmus. Kizin gozleri gormedigi icin surekli pesinde dolasiyor, takip ediyor. Bu arada sarki da soyluyor ama kiz duymadigi icin anliyoruz ki, sarki onun icinde kopan firtinalari simgeliyor. Kizimiz ise her dersinde cok basarili, arkadaslari tarafindan da cok sevilen birisi. Kisacasi okulun en populer kizi. Bu umutsuz askin donum noktasi Lionel Abinin kizi gece aramasi ve telefonda "Hellooooouuu... is it me you're looking for?" demesi.. Klibin sonu ise benim fikrime gore, tek kelime ile muhtesem. Gercek askin tarifi daha guzel yapilamazdi.

Tesekkurler Lionel Abi.. Simdi butun asiklari piste davet ediyorum



Siradaki sarkimiz her ne kadar 1979 (kasim) cikisli olsa da 80'lerde populer olmus bir sarki. Sonradan Suede'in de coverladigi bir calisma. The Pretenders - Brass in Pocket

Monday, July 9, 2007

Vanilla Sky OST

Dun, eskiden TGRT su anda Fox TV olarak hizmet veren kanalda Tom Cruise abimin oynadigi "Vanilla Sky" adli film vardi. Filmin diger oyunculari Kurt Russel abim, Penelope Cruz, Cameron Diaz ve "My Name is Earl" denen dizideki Earl Hickey abiydi.

Zevkler ve renkler tartisilmaz ama Tom Cruise ve Penelope Cruz demisken soylemeden gecemeyecegim: 3. Katie Holmes 2. Penelope Cruz 1. Nicole Kidman diye gider siralama. Yani gitgide kotuye gittin. Bunu iyice belle Tom Abi. Yahu sen scientology diye kafayi kirmadan once ne delikanli abimizdin be Tom Abi. Top Gun'da giydigin deri ceketi gittim aldim, dusun artik... Ama simdi iyice balatayi siyirdin.

Yazinin basligindan anlasilabilecegi gibi konudan oldukca sapmis durumdayim, hemen toparlayayim. Amacim filmden degil soundtrackten bahsetmek. Yillar once filmin soundtrackini cok sevdigim, cok muhterem birisinden odunc alip dinlemis ve -ayiptir soylemesi- hemen bilgisayara atmistim. Sonra bilgisayar coktu, format yedi, bu album de tarih oldu gitti (valla lan, federallerden korktugum icin demiyorum).

Soundtrackte Radiohead'den Bob Dylan'a, Sigur Ros'tan Jeff Buckley'e bir cok sanatcinin calismasi (Kral TV VJ'i) yer aliyor. Ben ise sizlerle Josh Rouse'dan Directions ve Peter Gabriel'den Solsbury Hill adli calismalari paylasacagim.

Aslinda Peter Abinin Solsbury Hill adli sarkisini apayri bir baslikta incelemek gerekebilir. Bu sarkinin Peter Abinin Genesis'ten ayrilmasini konu aldigi soylenir. Bakiniz ne guzel demis Peter Abi sarkida:

i was feeling part of the scenery
i walked right out of the machinery
my heart going boom boom boom
son, he said, grab your things i've come to take you home

Bu sozlerle bir kismimizin gonul telini titrettigi muhakkak.

Peter Gabriel - Solsbury Hill


Josh Rouse - Directions


NOT: Aranizda birisi var, ismi lazim degil, bir halti begenmiyor, sakin cikip "yok sevmedim, begenmedim" demesin.

Sunday, July 8, 2007

Wimbledon 2007

Hanimlar finalinden bahsetmeyecegim bile cunku cok kotu bir final oldu. Venus Williams, Marion Bartoli'yi 2-0 yendi ve 4. kez Wimbledon sampiyonu oldu.

Erkekler finalinde ise ezeli rakip ebedi dost iki tenisci bir kez daha karsi karsiya geldi. Bundan yaklasik 4 hafta kadar once Roland Garros finalinde karsilasan Roger Federer ve Rafael Nadal bu sefer Wimbledon'in catisiz merkez kortunda karsi karsiya geldi.

Bu seneki Wimbledon yagmur nedeniyle oldukca aksadi. Ornegin normalde sadece kadinlar finalinin olmasi gereken cumartesi gunu 2 finalistimizin yari final maclari da oynandi. Nadal son 5 macini, 5 gun ust uste oynadi. Yari finalde karsilastigi rakibi Djokovic ise 4 ve 4.5 saatlik iki maci ustuste 2 gun oynadiktan sonra, Nadal ile oynadigi yari final macinin 3. setinde setlerde durum 1-1'ken, sakatlanip maci birakmak zorunda kaldi.

Finale geri donecek olursak, Federer bu finali kazanmasi halinde ardarda 5. Wimbledon sampiyonlugunu kazanarak efsane Bjorn Borg'un rekorunu egale edecekti. Maca Bjorn abim de gelmisti. Yaslanmis ve sari saclari beyazlamis olsa bile hala yakisikli ve aslan gibiydi Bjorn abi. Pete Sampras Borg'un rekorunu kirmaya oldukca yaklasmisti ve 1996 yilinda kazansaydi arka arkaya 8 Wimbledon sampiyonlugu gibi kirilmasi imkansiz bir rekor kıracakti. Neyse, Sampras 1996'da kaybetti ve zaten tenisi birakti.. Gun Federer'in gunu..

Maca Federer oldukca hizli girse de Nadal Federer'in hizini kesti ve ilk set tie break'e kaldi. Tie break'i Federer kazanip durumu 1-0 yapti. Sonraki seti Nadal 6/4 aldi ve durum 1-1 oldu. 3. set yine tie break'e gitti ve Federer bu tie break'i de alarak durumu 2-1'e getirdi. Bundan sonraki sette Federer maci kaybetmek icin elinden geleni yaparak seti 6/2 kaybetti ve durum 2-2 oldu. Bu arada 4. sette Nadal dizinden bir sakatlik gecirdi ve dizine bandaj yapildi. Bu sakatligin oyununa dogrudan bir etkisi oldugu gorunmese de isin ic yuzunu bilemeyiz tabi. Merkez kortta finale yarasir bir mucadele oluyordu ve sampiyonu son set belirleyecekti. Son setin baslamasyla kameralar surekli Bjorn Borg abime donmeye basladi ve Borg abim sanki git gide daha huzursuz oluyordu. Borg herhalde Federer'in rekorunu egale edecegini anlamisti cunku Federer kardesim bu son sette vites arttirdi ve Nadal'a gore cok daha ustun olan teknigini nihayet konusturmaya basladi. Sonucta topraktaki gibi dayaniklilik, guc ve ceviklik degil, teknik ve fundamentaldi onemli olan. Son sette servisleri de kusursuz olan Federer son seti 6/2 kazanarak ust uste 5. kez Wimbledon sampiyonu oldu ve tarihe gecti.

Evet sonunda dualarim kabul oldu, Allah yuzume guldu ve Federer kardesim, Nike robotu sopar Nadal'a dersini verdi. Nadal'in Wimbledon'i er ya da gec kazanacagi ortada ama bu kacinilmaz son en azindan biraz daha gecikti.

Her Wimbledon finalinde oldugu gibi Kent Duku Prens Edward (Kralicenin kuzeni olan Edward, oglu degil), top toplayici cocuklarla konusarak kortun ortasina kadar geldi ve finaistlere kupalarini verdi. Kupa seremonisinden once Federer beyaz suveter (nasil yazilir bu?), beyaz ceket ve beyaz pantolon giyerek her seneki adetini iyice ilerletmis oldu.

Boylece senenin en prestijli grand slam'i de bitti ve cim kort sezonu da sona erdi. Bundan sonraki grand slam Amerika Acik ve Eylul'de yapilacak. Bir sonraki Wimbledon'da gorusmek uzere efendim, o zamana dek saglicakla kalin.

Seckin Tokgoz, BBC, Londra

Tuesday, July 3, 2007

Jandarma!! Biz...

Alternatif baslik: Tarihteki Delikanlilar - 4 - the Unknown Rebel
Bir diger alternatif baslik: Unutulmaz TV Anlari

"Tarihteki Delikanlilar", "90'larda Turk Pop Muzigi" serilerinden sonra yeni bir seri yapmaya karar verdim. Yeni serimizin adi "Unutulmaz TV Anlari". Turk televizyonlari olsun dunya televizyonlari olsun, onemli ve tarihe mal olmus anlari bu seride karsiniza cikaracagim (ornegin duvarin (the Wall) yikilmasi, efendime soyleyeyim 11 Eylul).

Yukarida bahsettigim gibi, bugunku konumuz hem "Tarihteki Delikanlilar"a hem de "Unutulmaz TV Anlari"na konu olabilecek bir olay. Kucuklugumun onemli TV goruntulerinden birisi...

1989 yilinda ozgurluk, demokrasi ve reform icin ayaklanan Cinli ogrenciler Tiananmen Meydani'nda gosteriler yapmaya baslarlar. Nisanda baslayan gosteriler hazirana kadar surer ve sonunda (4 Haziran'da) ordu bu gosterilere, katliam yapmak suretiyle mudahale eder. Gosterici ogrencilere ates acilir ve gostericilerin ustune tanklar yurumeye baslar. Butun bunlar hem de Tiananmen Meydani'nda yani Cennet Huzurunun Kapisi Meydani'nda olmaktayken birden ortaya beyaz gomlekli, elinde canta torba vs. tasiyan bir abi firlar. Tek sira halinde gelmekte olan tanklarin onune dikilir ve oylece durur. Tank solundan gecmek ister, abi sola kayar. Sagdan gecmek ister bu sefer abi saga kayar ama tanklarin onunden cekilmez, oylece dikilir ve sonunda tankin ustune cikip tepesinden asagiya dogru bir seyler soyler.



Bu adamin kim oldugu, hayatta olup olmadigi bilinmiyor; o yuzden "the Unknown Rebel" olarak taniniyor. Bu goruntuler sonrasi cok onemli bir sembol haline gelen devrimci abime helal olsun. Bize yuh olsun. Hayat gorusu ne olursa olsun, herkes tarafindan kabul edilmeli ki gercek bir delikanli kendisi.