Wednesday, June 27, 2007

Jupp Derwall

Sadece Galatasaray'daki degil, son 20 yilda Turk futbolundaki gelisimin mimari (bana gore) Jupp Derwall, 80 yasinda hayata gozlerini yumdu.

Sadece Galatasaraylilarin degil, butun futbolseverlerin saygi ve sevgiyle andigini dusundugum Derwall'in olumuyle futbolda bir devir kesin olarak kapandi (aslinda coktan kapanmisti ama simdi dank etti). Gercekten bir seyler basarmaya calisan, centilmen, alcakgonullu, karsilik beklemeyen, samimi, isini iyi bilen insanlarin devri kapandi.

Bu arada blogu takip edip de Derwall'i tanimayanlar icin, biz kucukken bir Tamek reklami vardi. Reklamla ilgili hatirladiklarim cok az ama, Derwall kucuk cocuklarin oldugu bir futbol okulunda cocuklarin antrenorlugunu yapiyordu, sonra Tamek iciliyordu, Derwall gulumsuyordu (zaten guler yuzlu bir Almandi, hep Adidas esofman giyerdi).


Huzur icinde yat Derwall Dede.

10.03.1927 - 26.06.2007

Tuesday, June 26, 2007

Yuru Anca Gidersin

Birlesik Krallik Basbakani Tony Blair, 2 Mayis 1997'den beri surdurdugu gorevini 27 Haziran 2007'de (yarin), simdiki Chansellor of the Exchequer (vay be.. bizdeki maliye bakani) Gordon Brown'a devredecek.

18 yillik Muhafazakar Parti iktidarini sonlandiran ve bunu ezici bir farkla yapan, bir tam donemden fazla himet veren ilk Isci Partili Basbakan olan Tony Blair'in yuzunu umarim bir daha gormeyiz. Umutlar bosa cikti.. Koskoca Ingiltere'yi ABD'nin kuyrugu yaptin ya puuu senin yuzune Tony. Hadi yikil karsimdan.

Thursday, June 21, 2007

Yok Artik

Bilgisayarimin "Alinan Dosyalarim" (bazilarinizda "Meine Empfängenen Dataeien" veya "My Received Files") yani MSN'den gelen dosyalar, klasorunu temizlerken su fotoyla karsilastim:


Buraya sakin gitmeyin. Bu fotoyu bana MSN'den yollayan her kimse o da benimle irtibata gecsin lutfen. Cok ayip, olmaz boyle sey.

Wednesday, June 20, 2007

Ozlu Soz

In the land of the blind the one eyed man is king. (duduf-duf-duduf)

Bir de Turkcesi var bu deyisin:

Koyunun olmadigi yerde, keciye Abdurrahman Celebi derler. (dındın-dırınının)
Burda vurgu "keciye"de. Abdurrahman Celebi kimdir bilmiyorum.

Monday, June 18, 2007

90'larda Turk Pop Muzigi

90'larda Turk Pop Muzigi'nin bu bolumunde karsinizda Rafet el Roman var.

Rafet el Roman'ı, ilk albumu "Gencligin Gozyaslari"ndan "Seni Seviyorum" adli parcasiyla tanimistik. Daha sonra sagolsun bizleri yalniz birakmadi.

Simdi sizleri Rafet el Roman'in duygusal calismasi "Seni Seviyorum" ile basbasa birakiyorum (Kral TV VJ'i)...



"Kalın bir roman, kitap gibi (anasini satayim)" da olabilirmis bu sarkinin adi.

Dua

Allah herkesi bencil, yuzsuz, simarik, kendini begenmis insanlardan korusun. Amin.

Saturday, June 9, 2007

Roland Garros 2007

Toprak Kort sezonunu geride biraktigimiz su gunlerde, Paris'te devam eden Roland Garros'un da sonuna gelmek uzereyiz.

Tek bayanlarda final, Jelena Jankovic'i 6/2'lik iki setle gecen Justine Henin (esinden ayrilmis Justine hanim o yuzden Hardenne yok artik) ve Maria Sharapova'yi 6/2 ve 6/1'le surklase eden Ana Ivanovic arasinda oynandi.

Mac sonucuna gecmeden once kisaca iki finalist hanimimizi tanitayim:

Justine Henin Belcikali (Fransizca konusan Walloon bolumunden), 1 Haziran 1982 dogumlu, su anda dunya siralamasinda 1 numara. Bundan onceki iki Roland Garros'da sampiyonluk yasayan Henin tam bir toprak kort ustasi (valla lan). Bu finalden once toplamda 9 final oynadigi grand slamlerde 5 sampiyonlugu var: 3 Roland Garros, 1 Avustralya Acik ve 1 Amerika Acik. Tek el ve cok guclu olan backhandi icin John McEnroe abimiz "bircok erkekten daha iyi demis" (yaaa). Bu sebepten (bir de Rolex saatiyle maclara cikmasi sebebiyle) cok delikanli bir tenisci. Hele bir de bu senenin basinda kocasindan bosanip, kus oldugu ailesiyle barismis ki, artik spor hayati da ozel hayati da rayina oturmus (Allah mesut etsin).

Ana Ivanovic ise Sirp, 6 Kasim 1987 Dogumlu (canim benim), final macindan once dunya siralamasinda 7. sirada bulunmakta. Kendisi henuz cok genc ve tecrubesiz (olsun yavas yavas iyilesir), 4 sene once profesyonel olmus. 3 tane tekler turnuvasi kazanmis, hic grand slam finali oynamamis. Bu kizimizin servisleri ve forehandleri cok guclu. Cok yetenekli ve hanimlar turunun en guzel kizlarindan birisi olmasi onu cok luks bir tenisci yapiyor.

Simdi gelelim final macina:

Finali Justine Henin 6/1 ve 6/2 lik setlerle, 1 saat 2 dk'da kazandi. Final macindan ziyade ilk tur maci gibi gecen bu macta, genc, guzel ve savunmasiz Ana Ivanovic (uzulme canim benim) tecrubesizligi ve macin agirligi nedeniyle bircok cift hata ve basit hata yapti ve en onemli kozu olan servislerini mac boyunca bir turlu oturtamadi. Boylece Justine Henin cok rahat bir sekilde arka arkaya 3. kez Roland Garros'u kazanarak Monica Seles'in rekoruna ortak oldu. Sampiyon 1 milyon avro, finalist ise 500 bin avro kazandi.

Yarin da tek erkeklerde final heyecani bizleri bekliyor. Finalde, yari finalde Davydenko'yu 7/5 7/6 7/6'yla eleyen Roger Federer ile Novak Djokovic'i 7/5 6/4 6/2 eleyen Rafael Nadal karsilasacak. Federer ile Nadal rakiplerine gore o kadar ustun ki, finale gelene kadar Federer yalnizca 1 set, Nadal ise hic set kaybetmedi. Rakipsiz iki teniscinin final maci cok cekismeli gececege benziyor. Delikanli Federer kardesimin, sopar Nadal'a dersini vermesini umarim, kendisine basarilar dilerim.

Seckin Tokgoz, blogger.com, Paris.

Friday, June 8, 2007

Deli Kadir Uleennn!!

Boyle karizmamiz olmadi, olamadi....



Istiyorum... istiyorum.....

Tuesday, June 5, 2007

Kuru Fasulye 2007

Her sene, haziran ayinin ilk pazar gunu, TED Ankara Koleji'nin "Kuru Fasulye Gunu" duzenlenir. Bu kutlu ve mutlu gunde Kolej mezunlari, eski gunleri hatirlar, yilladir gormedikleri arkadaslari ile gorusur, ogretmenlerinin ellerini oper.

Bildiginiz uzere TED Ankara Koleji Incek'teki yeni kampusunde egitim vermekte ve eski binalari (ilkokul ve ortaokul) Cankaya Belediye'sine kiralanmis durumda. Lise kismi ise TED'e ev sahipligi yapmakta. Bu sebepten dolayi, 2005 yilindan beri "Kuru Fasulye Gunu" okulun yeni kampusunde yapiliyor. Bu kutlu gun
sagolsun, ilk defa okulun yeni kampusune gitmek nasip oldu.

Oncelikle, TED Ankara Koleji'nin artik hic benim okudugum okulla ilgisi kalmamis. Bizim okulumuz farkliydi, bu yeni okul farkli. Bizim bir katta 10 sinif okudugumuz binalara inat, Turkiye'de bircok universitenin sahip olmadigi bir kampus yapilmis. Yan yana bilmem kaç tane hali saha yapmislar ki cocuklar beden derslerinde 4 hafta hali saha sirasi beklemesin. Lafin kisasi, okul cok guzel olmus ama ben hic alisamadim (zaten bir kere gittim), okulun eski halini tercih ederdim.

Gelelim kuru fasulye gunune... Sabah kalktigimda cok heyecanliydim. Icim icime sigmiyordu. Hemen hazirlandim ve beni almaya gelen Ali'yi hic bekletmedim bile. Sonra 06 TED 57 plakali araba ile yola ciktik. Plakamiz TED oldugu icin yolda bizi goren butun arabalar yol verdi, ve korna caldilar. Onlar da adeta heyecanimiza, sevincimize ortak olmuslardi. Ne yazik ki Ali yollari bilmedigi icin bizi Golbasi'na kadar goturdu. Israrla dogru yone gittigini, yolun Golbasi'na gitmesinin onun sucu olamdigini soyluyordu. Ali'ye bazen istedigimiz yere gitmek icin saga veya sola donmemiz gerektigini guc bela anlatabildim. Ama Golbasi'na gelmemiz o kadar da kotu olmamisti. Izgara yedik ve 2 duble raki ictik, Kuru Fasulye Gunu'ne biraz daha neseli gitmekti niyetimiz. Golbasi'ndan geri donup bu sefer de ORAN'a kadar gittikten sonra nihayet okula ulastik. 30 YTL bayilinca kendi kendime dedim ki herhalde en luks kuru fasulye bu olacak ama iceri girince oyle olmadigini gordum. Atli polisler cocuklari atlarina parayla mi bindiriyorlardi tam emin olamadim. Belki de 30 YTL'nin icinde o da vardi ama biz binmek istemedik, ozellikle Ali atlardan oldukca urktu; atlar da ondan urktu.

Bizim donemden nerdeyse kimse gelmemisti, biz de Ali'yle oyle gezdik durduk. Sonra farkettik ki kuru fasulye yok piyasada, meger bitmis. Haybinkunduz deyip dolasmaya devam ettik, bizim donemden kimsecikler olmadigi gibi bir suru halen okumakta olan velet ve bizim okuldan olmayan insan vardi. Bunlardan bir tanesi bu blogu takip edenlerden bazilarinin taniyacagi, ismi "C" ile baslayip "A" ile biten bir sahis. Bu sahsin TEDli olmadigini ifsa ettikten sonra yagmur basladi. Hemen bir yer bulduk sigindik, sonra baktik ki herkes ayni yere siginmis. Eski yer olsa ne guzel binanin icine girip ortaokul binalarinda istedigimiz gibi dolasabilirdik. Burda ise sadece yemekhane turu bir yer acikti.

Nihayet konser saati geldi catti. Turk hafif muziginin sevilen sesi Yasar sonunda sahneye cikmisti iste. Uzerindeki deri montu ve hafif oksurse, bogazini temizlese duzelecek catalli sesi ile butun TED'lileri kendine hayran birakti. Nedense surekli "zıpla zıpla zıplamayan...." turu seyler soyleyip duruyordu. Kimse ziplamayinca ve konseri sallamayinca hafif bozuldu galiba Yasar. Konser sirasinda Ali'yle beraber, bizim donemimizin en populer gencleriyle takildik, hasret giderdik. Hepsinin Ali'nin sinifindan olmasi, Ali'ye saygida kusur etmemeleri ise beni cok gururlandirdi. Arkadasimin boyle onemli bir figur olmasi beni ziyadesiyle memnun etti.

Boylece bir kuru fasulyenin daha sonuna geldik. Acikcasi ben hic begenmedim bu senekini. Onceden de yagmur yagdigi olmustu ama o sene MFO konseri vardi, kimse umursamamisti yagmuru camuru. Yer konusundaki fikirlerimi onceden soyledim, konser zaten feciydi, kimse de gelmemisti, ne eski mezunlar vardi, ne ogretmenler.. Kisacasi guzel degildi ulan.

Monday, June 4, 2007

Sarapcilar Krali

http://www4.gazetevatan.com/root.vatan?exec=pazarvatan_detay&hkat=1&hid=11162

Okumaya usenenler icin asil onemli kismi yazayim:

Denizli Güney ilçesinin topraklarının Bordeaux’ya ve ikliminin Kaliforniya’ya benzetilmesinden sonra bölgedeki bağların fiyatları tavan yapmış durumda

Var bir bildigimiz.. "In vino veritas" ulan!

Not: Bilmeyenler icin soyleyeyim, Denizli'nin Guney ilcesi, ucsuz bucaksız baglarimin oldugu yer. Hatta nufusa kayitli oldugum yer.

Friday, June 1, 2007

Dolunay

Bu gece dolunay var. Herkesi akliselim olmaya davet ediyorum.

Ayak şamdani şıktır!